Nuclear Abolition News and Analysis

Reporting the underreported threat of nuclear weapens and efforts by those striving for a nuclear free world.
A project of The Non-Profit International Press Syndicate Group with IDN as flagship agency in partnership with Soka Gakkai International in consultative
status with ECOSOC.

logo_idn_top
logo_sgi_top

Watch out for our new project website https://www.nuclear-abolition.com/

About us

TOWARD A NUCLEAR FREE WORLD was first launched in 2009 with a view to raising and strengthening public awareness of the urgent need for non-proliferation and ushering in a world free of nuclear weapons. Read more

IDN Global News

Avustralya’nın Nükleer Yasağı Önergesine Karşı Çıkması Tartışma Yarattı

Neena Bhandari

SYDNEY (IDN) – Nükleer felaketlerden Fukuşima’nın beşinci, Çernobil’inse 30’uncu yıl dönümü olan ve bu kitle imha silahlarının yıkıcı insani ve çevresel sonuçlarına dair kasvetli bir hatırlatma gönderen 2016 sona ererken, dünyayı nükleer silahlardan arındırma hedefi hiç olmadığı kadar güçlü bir şekilde karşımıza çıkıyor.

BM Önergesi A/C.1/71/L.41, “nükleer silahların yasaklanması, tamamen ortadan kaldırılması doğrultusunda da adım atılması için yasal olarak bağlayıcı bir araç” üzerinde müzakere çağrısı 27 Ekim 2016’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 71’inci oturumunda kabul edildi. Nükleer silah kullanan Kuzey Kore dâhil olmak üzere 123 üye ülke kabul oyu verirken 38 ülke karşı çıktı ve 16 ülke çekimser kaldı.

Bir zamanlar nükleer silahsızlanmayı savunan Avustralya, Asya-Pasifik bölgesindeki en yakın 26 komşusunun yanı sıra Afrika, Latin Amerika ve Karayipler’in de kabul oyu vermesine rağmen önergeye karşı çıkmayı tercih etti.

Nükleer Silahları Ortadan Kaldırmak için Uluslararası Kampanya (ICAN) kuruluşunun Avustralya Kampanya Direktörü Tim Wright, “Avustralya bu geç kalınmış anlaşmaya karşı çıkmayı sürdürürse bölgedeki diğer ülkeleri küstürme riski yaşayacak. Avustralya’nın ahlaki açıdan doğru ve gerekli olanı yapmak yerine az sayıdaki nükleer silah sahibi ülke ve nükleer silahları meşru gören diğerlerinin tarafını tutmayı seçmesi son derece üzücüdür” diyor ve ekliyor:

“Avustralya’nın nükleer silahsızlanma konusunda BM çalışma grubunu raydan çıkarma girişimi olağan dışı bir hamleydi ve çarpıcı şekilde geri tepti. Bu oy daha açık bir tavsiyeye yol açtı ve diğer ülkelerin nükleer silahları ortadan kaldıracak bir anlaşma için müzakerelere 2017’de başlama hedefini güçlendirdi.”

Önerge, 2013 ve 2014 yıllarında Norveç, Meksika ve Avusturya’da düzenlenen ve nükleer silahların insani etkilerini inceleyen üç uluslararası konferansı esas alıyor. Bu konferanslar, nükleer silah kullanmayan ülkelerin silahsızlanma konusunda daha etkili bir rol oynamasına zemin hazırladı.

Avustralya’yı ABD nükleer silahlarına bel bağlamaktan derhal vazgeçmeye davet eden Wright, IDN’e şöyle konuştu: “Bu tehlikeli nükleer caydırıcılık politikası, silahsızlanmaya zarar veriyor ve nükleer silah yayılımını teşvik ediyor. Diğer ülkelere bu kitle imha silahlarının meşru, gerekli ve kullanışlı olduğu mesajını veriyor. Bu politika hiçbir şekilde meşru gösterilemez. Bölgemizdeki başka hiçbir ülke nükleer silahlarla korunma iddiasında bulunmuyor.”

Nükleer silahlara sahip ülkeler ve güvenlikleri için Birleşik Devletler’in nükleer caydırıcılığına başvuran Avustralya, Japonya ve Güney Kore gibi ülkeler önergeye karşı çıktı.

Yeni Zelanda’nın nükleer silahlar konusunda otuz yılı aşkın sosyal ve hukuki tarihiyle tutarlı bir şekilde önergeyi desteklemesi dikkat çeken bir nokta oldu. Wright şöyle diyor: “Bir zamanlar nükleer silahsızlanmayı destekleyen Avustralya, son yıllarda bu konuda prensiplerini tamamen terk etti ve bu en berbat kitle imha silahlarının bulundurulması ve potansiyel kullanımını savunmak için her fırsatı değerlendirmeye başladı.”

Yeni Zelanda, Endonezya, Malezya ve Tayland, bu bölgede, Mart ve Haziran 2017’de New York’ta yapılacak müzakere konferanslarında kilit rol oynaması olası olan ülkeler.

Yeni Zelanda Parlamenterleri Nükleer Yayılmayı Önleme ve Silahsızlanma Kuruluşu (PNND) eski başkanı Maryan Street, IDN’e yaptığı açıklamada şöyle konuştu: “Avustralya’nın L.41 önergesine karşı çıkması şoke edici. Bunun bariz olanı belirtmek dışında mantıklı bir açıklaması yok. O da, Birleşik Devletler’le olan ittifakın diğer her şeyin önüne geçmesi. Avustralya hiçbir zaman nükleer karşıtı hareketin ön saflarında yer almamıştı, o yüzden bu yönde oy kullanmaları sürpriz olmamalı. Muhafazakar liberal bir hükümet varken bu konuda kimsenin cesaret örneği göstermeye niyeti yok.”

Oy kullanan 34 Asya-Pasifik ülkesinden sadece dördü önergeye karşı çıktı: Avustralya, Japonya, Mikronezya Federe Devletleri ve Güney Kore. Çin, Hindistan, Pakistan ve Vanuatu olmak üzere dört devlet de çekimser kaldı.

Street, “Böylesi stratejik ve çok ciddi öneme sahip bir konuda en yakın komşularınızdan bu kadar ayrı hareket etmek çok sorumsuzca görünüyor. Avustralya, gücünün hatırı sayılır kısmını bölgesel güvenlik tartışmaları gibi konularda Asya-Pasifik forumlarından ayrılmak değil onlarla etkileşime girmek için kullanmalı” diyor.

Avustralya, kimyasal ve biyolojik silahlar, mayınlar ve misket bombalarının küresel çapta yasaklanmasını desteklemişti. Avustralya Dışişleri ve Ticaret Bakanlığı (DFAT) sözcülerinden biri IDN’e: “Avustralya, nükleer silahların etkili bir şekilde ortadan kaldırılması konusunda kararlı. Ne var ki ABD’nin nükleer caydırıcılık hizmetleri Avustralya’nın güvenlik çıkarlarına uyuyor” şeklinde konuştu.

Sidney’deki Uluslararası Politikalar için Lowy Enstitüsü’nün 2016 anketine göre ABD ittifakına olan destek dokuz puan gerilemiş: Avustralyalıların yüzde 71’i ittifakı Avustralya’nın güvenliği için “çok” veya “biraz” önemli görüyor. 2007’den sonraki en düşük seviyeyi gören bu destek oranı yine de o yıla göre sekiz puan daha yüksek.

Avustralya, çabaların küresel silahsızlanma ve yayılmayı önleme rejiminin temel taşı olan Nükleer Yayılmayı Önleme Anlaşmasını (NPT) güçlendirmeye ve 2010 NPT İnceleme Konferansı eylem planında mutabık kalınanlar gibi anlaşma hedeflerinin uygulanmasına yönlendirilmesi gerektiğini düşünüyor.

DFAT sözcüsü “nükleer cephane bulunduran ülkelerin katılımı olmaksızın veya uluslararası güvenlik ortamına önem verilmeksizin nükleer silah yasağı anlaşması yapılması, nükleer silahların ortadan kaldırılması konusunda etkisiz olacaktır” şeklinde konuştu.

Nükleer silahların yayılımını önlemek ve silahsızlanma müzakerelerine temel oluşturmak açısından NPT önemini korurken Wright şöyle diyor: “Nükleer silahları yasaklayan anlaşma, NPT’den VI. maddenin uygulanması için tasarlanan bir önlem. Yasaklama anlaşması, nükleer silahlar konusunda mevcut uluslararası yasal rejimde yer alan boşlukları kapatacak. Hiç şüphesiz ki nükleer silah kullanımı, test edilmesi, üretilmesi veya stoklanmasını bütün ülkeler için yasa dışı hâle getirecek.”

Wright ekliyor: “Avustralya’nın ve nükleer silah yanlısı bazı diğer ülkelerin NPT’ye olan desteklerini çekmiş görünmesi son derece endişe verici. Anlaşmadaki Madde VI uyarınca sahip oldukları yükümlülüklere uymayı, nükleer silahsızlanma için müzakereler yürütmeyi reddediyorlar.”

191 NPT devletinin tamamı, “nükleer silah yarışının kısa sürede durması ve nükleer silahsızlanmayla ilgili etkili önlemler alınması için iyi niyetle müzakereler yürütmek” üzere Madde VI için bağlılıklarını ortaya koymuştu.

Canberra’daki Avustralya Milli Üniversitesi, Crawford Sosyal Politikalar Fakültesi Nükleer Yayılmayı Önleme ve Silahsızlanma Merkezi direktörü Ramesh Thakur ,”1996’da Uluslararası Adalet Divanı, bu müzakereleri bir sonuca bağlama zorunluluğu olduğuna karar verdi. Önerge L.41 bu zorunluluğa uyuyor ve pratik şekilde uygulanmasını sağlıyor” diyor.

NPT’yi imzalayan nükleer silah sahibi beş ülkeden dördü olan Fransa, Rusya, Birleşik Krallık ve Birleşik Devletler, NPT harici nükleer bir güç olan İsrail’le birlikte önergeye ret oyu kullandı. Yaklaşık 260 nükleer savaş başlığı bulunan Çin, 100-120 savaş başlığı bulunan Hindistan ve 110-130 savaş başlığı bulunan Pakistan çekimser kaldı.

Thakur şöyle diyor: “Yasal bir nükleer yasak anlaşması tek başına nükleer silahsızlanma sağlamaz ama momentum sağlamak ve yasaktan yola çıkıp nükleer savaş başlıklarının tamamen ortadan kaldırılması ve nükleer silah altyapılarının yıkılması çabalarını canlandırmak için önemli bir öğe olabilir.”

NPT’nin 1973’te onaylanmasından beri Avustralya küresel nükleer konularda öyle ya da böyle ikili bir yaklaşım sergilemişti. İşçi Partisi senatörü ve gölge dışişleri bakanı Penny Wong’un bir basın bülteninde dediği gibi: “İşçi Partisi, nükleer yayılmayı önleme ve silahsızlanmaya yönelik etkili ve uygulanabilir eylemleri desteklemektedir ve bu hedefler doğrultusunda aktif bir yol izlemeye devam edecektir. İşçi Partisi, silahsızlanmanın hızı konusundaki uluslararası düş kırıklığına katılmaktadır. Nükleer silahların ortadan kaldırılması hedefine bağlılığımız devam etmektedir.”

Avustralyalı Yeşiller de, Dışişleri Bakanı Julie Bishop’ı Avustralya’nın önergeyi neden reddettiğini açıklamaya davet etti.

Avustralyalı eski diplomat Dr. Alison Broinowski ise IDN’e şöyle konuştu: “Avustralya, nükleer silahların ortadan kaldırılmasına yönelik bir kongre için BMGK’de alınan kararları desteklemeli. Avustralya değişen koşullara uyum sağlamak için dış politikalarını değiştirmeli ve Bay Donald Trump’ın önümüzdeki yıl ocak ayında başkanlık koltuğuna oturmasından önce kendi çıkarlarını bağımsız olarak gözetmeli. Bunlar BM Bildirgesi ve Güneydoğu Asya Dostluk ve İş Birliği Anlaşması’ndaki saldırmazlık maddelerine uymayı da içerir.” [IDN-InDepthNews – 15 Aralık 2016]

Fotoğraf: BM Genel Kurulu Birinci Komite oturumu   Telif: ICAN | 28 Ekim 2016.

IDN, International Press Syndicate ana kuruluşudur.

Search

Newsletter

Report & Newsletter

Toward a World Without Nuclear Weapons 2022

Scroll to Top