Nuclear Abolition News and Analysis

Reporting the underreported threat of nuclear weapens and efforts by those striving for a nuclear free world.
A project of The Non-Profit International Press Syndicate Group with IDN as flagship agency in partnership with Soka Gakkai International in consultative
status with ECOSOC.

logo_idn_top
logo_sgi_top

Watch out for our new project website https://www.nuclear-abolition.com/

About us

TOWARD A NUCLEAR FREE WORLD was first launched in 2009 with a view to raising and strengthening public awareness of the urgent need for non-proliferation and ushering in a world free of nuclear weapons. Read more

IDN Global News

BM Yetkilisi Silahsızlanma Konusundaki “Kronik Açmazı” Kınadı

Rodney Reynolds

NEW YORK (IDN) – “Nükleer silahsız bir dünya” için öncülük etme kampanyasını uzun bir süredir kararlılıkla devam ettiren BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, çok uluslu silahsızlanmanın geleceği konusunda BM’nin 193 üye ülkesi arasında görülen “derin ayrılığın” şiddetli bir hayal kırıklığı yarattığını belirtti.

“Bir yandan, nükleer silahlı devletler birçok müttefikleriyle birlikte cephanelerini azaltmak için adımlar attıklarını iddia ediyorlar.” şeklinde konuştu.

Ban, New York Üniversitesi Profesyonel Araştırmalar Fakültesi’ndeki 22 Kasım tarihli  açılış konuşmasında “Öte yandan, nükleer silah bulundurmayan devletler silahsızlanma görüşmelerinin eksikliğine, binlerce nükleer silahın hâlâ kullanımda olmasına ve mevcut nükleer cephanenin önümüzdeki on yıllarda 1 trilyon doları aşkın maliyetlerle modernize edilmesine yönelik planlara dikkat çekiyor.” diye ekledi.

Çoğunlukla akademisyenler, barış aktivistleri ve nükleer karşıtı gruplardan oluşan bir topluluktaki veda konuşmasında Ban, Cenevre’de düzenlenen ve 31 Aralık’ta görevden ayrılmasına rağmen 10 yıllık genel sekreterlik süresi de dâhil olmak üzere neredeyse 20 yıldır durağan kalan BM Silahsızlanma Konferansını (CD) eleştirdi.

Ban, Ocak 2007’de genel sekreterlik görevine gelmesinden beri Cenevre’ye birçok kez gidip geldiğini ve Silahsızlanma Konferansı’na katıldığını belirtti. (24 Ekim 2009 Birleşmiş Milletler Günü’nde Nükleer Silahsızlanma için Beş Adımlı bir Teklif açıklamıştı.)

BM silahsızlanma mekanizmasının “kronik bir açmaza saplanmış” olduğundan yakındı.

“İnanamazsınız, yirmi yılı aşkın süredir çalışma programını benimseyemediler. Buna inanabiliyor musunuz? Çalışmalarda ilerleme kaydedilmemesinden bahsetmiyorum bile.”

Konferansın bir plan bile belirleyememesini eleştirdi.

“Bu konferans yirmi yıldır var. Onları sürekli uyarıyorum: Bu şekilde davranırlarsa Silahsızlanma Konferansı tartışmalarını başka bir yere taşımamız gerekecek. Fakat dinlemiyorlar. Oy birliği sistemi nedeniyle tek bir ülke 193 üye ülkenin tamamını bloke edebiliyor. Bu durum kesinlikle kabul edilemez.” uyarısında bulundu.

Ban, bu tarz bir statüko ve eylemsizlik hâline müsaade etmenin maliyetinin hâlen devam ettiğini ve durumun çok üzücü olduğunu belirtti.

Ban “Silahsızlanma bir krizle karşı karşıya” şeklinde uyarıda bulunsa da, ABD başkanı Donald Trump’ın nükleer yanlısı sert söylemlerine doğrudan cevap vermekten diplomatik bir şekilde kaçındı. Trump, Güney Kore ve Japonya gibi ülkelerin ABD’ye bel bağlamak yerine kendilerini korumak için nükleer silahlara başvurmaları gerektiğini söylemişti.

Silahsızlanmanın mevcut durumuna dair gözlemleri sorulan Princeton Üniversitesi Bilim ve Küresel Güvenlik Programından Dr. M. V. Ramana IDN’e şöyle konuştu: “Silahsızlanma hakkında konuşmak için tuhaf bir dönemdeyiz. Bu cephede yakın gelecekte ilerleme kaydedilmesi olasılığını ortadan kaldıran birçok gelişme yaşandı.”

Ramana, Birleşik Devletler’in kısa süre önce, nükleer silah kullanmayı düşüneceğini bile belirtmiş olan Donald Trump’ı seçtiğine dikkat çekti. ABD ve Rusya arasındaki ilişkilerin kötüye gittiğini ve aralarında iki taraflı silahlanma kontrolünün geleceğinin karanlık olduğunu dile getirdi ve nükleer silah sahibi ülkelerin çoğunun, özellikle de Birleşik Devletler’in, nükleer cephanelerini modernize etme veya genişletme sürecinde olduğunu söyledi.

Ramana, “Genel Sekreter Ban Ki-moon görevden ayrılırken Birleşmiş Milletler’in rolü de belirsiz. İyimser baktığım nadir alanlardan biri, nükleer silahların yasaklanmasına yönelik bir anlaşma konusunda müzakerelere başlamak için Birleşmiş Milletler’deki ülkelerin çoğunluğunun verdiği oylar.” şeklinde konuştu.

Silahsızlanma Diplomasisi için Acronym Enstitüsü’nden Dr. Rebecca Johnson “Başkan Trump’ın beyanatlarını değerlendirip de silahsızlanma konusunda ne yapabileceğini tahmin etmek için runik yazıları veya tavukların iç organlarını incelemek güvenilir olabilir” dedi.

“O usta bir iş adamı, diplomat değil. Şimdilerde bu seçimle daha da güçlenmiş görünen inancına göre kısa vadede başarılı olmak için her yol mübah. Neler feda edilirse edilsin veya uzun vadeli sonuçları ne olursa olsun.”

Dr. Johnson, Trump’ta narsisistik bir istisnacılık olduğunu dile getirdi.

“Bir iş adamı olarak çevre, vergi veya diğer konulardaki kural ve kanunlara uymak zorunda olmaktan bariz derecede rahatsızdı. Bu nedenle, temel amacı, savunmasız insanları aşırı şiddetten korumak ve toplu katliamı ve insani felaketleri önlemek için askeri hareket serbestisini kısıtlamak olan BM ve silahsızlanma anlaşmaları gibi kolektif güvenlik düzenlemelerini reddetmesine şaşırmamalı.

Trump bir nevi ‘hedefe giden her yol mübah’ pragmatisti denebilir ama nükleere körü körüne inandığını söyleyemeyiz. Olumlu düşünmek gerekirse, (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin’le nükleer silahları azaltma anlaşmaları yapma konusunda istekli olabilir.

Asıl amaç silahsızlanma değil ama aşırı ve lüzumsuz miktarda nükleer silah stoklama maliyetlerini azaltmak ve 21’inci yüzyıl silahları için kaynak ayırmak olabilir.”

Olumsuz düşünceleri de şöyle sıraladı: “Trump, nükleer silahların kullanılabilir olduğunu düşünüyor gibi görünüyor. Sadece nükleer tabuyu güçlendirme şeklinde geleneksel bir caydırıcı olarak düşünmeyin ama ABD cephanesinin masraflarını çıkarması gerektiğine kanaat getirirse çok feci hatalar yapabilir ve kontrol edemeyeceği tehlikelere neden olabilir. Her koşulda, Trump nükleer silah kullanmayan ulusların uzun zamandır söylediği şeyin göstergesi: Nükleer silahlar söz konusu olduğunda emin eller diye bir şey yok.”

Trump’ın nükleer rejimin değişmesi ve nükleer silahların kullanımı, dağıtımı, üretimi, taşınması, yayılması ve finanse edilmesinin yasaklanması gerektiğinin kanlı canlı kanıtı olduğunu belirtti.

Yine de 120’den fazla hükümetin BM müzakerelerinde oy kullanmasına neden olan, Başkan Trump’ın etkisi değildi.

(27 Ekim’de, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki Silahsızlanma ve Uluslararası Güvenlik Komitesi çok uluslu nükleer silahsızlanma müzakerelerini bir adım ileri taşıyan çığır açacak bir önergeyi kabul etti. Buna göre 2017’de bir BM konferansı toplanacak ve ‘nükleer silahların yasaklanması ve tamamen ortadan kaldırılmaları doğrultusunda adım atılması için yasal olarak bağlayıcı bir araç’ üzerinde müzakere yapılacak.)

Dr. Johnson’a göre Trump nükleer silahların ortadan kalkması için insani zorunlulukları güçlendiriyor fakat dünya ülkelerinin üçte ikisinden fazlası; Putin, Kim Jong Un, (Narendra) Modi, (Theresa) May ve diğerleri nedeniyle ekim ayında nükleer yasak anlaşmasını müzakere etme yönünde oy kullandı. Nükleer silahlara olan ilgi ve yüksek perdeden yaptığı 2009 Prag konuşması sonrasında silahsızlanma konusunda Başkan Obama’nın bile gelişme kaydedememesine neden olan ABD sistemi de etkili oldu.

Dr. Johnson, “Trump olsun olmasın, dünya nüfusunun çoğunluğu sorumluluk aldığı zaman silahsızlanma gerçekleşecek ve bu olduğunda o hiç şüphesiz övgüleri toplamak isteyecek!” açıklamasında bulundu. [IDN-InDepthNews – 23 Kasım 2016]

IDN, International Press Syndicate ana kuruluşudur.

Search

Newsletter

Report & Newsletter

Toward a World Without Nuclear Weapons 2022

Scroll to Top